Meme kanseri kadın kanserlerinin tümünün %33’ünden ve kanserle ilişkili ölümlerin %20’sinden sorumludur. Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinden sonra 2’inci sırada gelmektedir. Meme kanseri yaşla birlikte artış gösterdiğinden, 40 yaşından sonra her kadının yılda bir kez düzenli olarak meme muayenesi ve mamografi yaptırması gerekir. Meme kanseri erken tanı ile tamamen tedavi edilebilir. Bu nedenle her ay kendi kendine meme kontrolü erken teşhis açısından hayati önem taşımaktadır. Meme kanseri konusunda yeterli ve doğru bilgiye sahip olmak da tedavide başarı şansını artıran önemli bir faktördür. Okurlarımız için 25 soruda meme kanseri ile ilgili merak edilenleri derledik.
İçindekiler
- 1- Meme kanseri nedir?
- 2- Meme kanserinin oluşmasını tetikleyen faktörler nelerdir?
- 3- Meme kanserine nasıl teşhis konulur?
- 4- Görülme sıklığı nedir, en çok kimlerde görülür?
- 5- Meme kanseri genlerinin önceden tespit edilmesi mümkün mü?
- 6- Kadınlar kaç yaş itibariyle risk grubuna girerler?
- 7- Meme kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
- 8- Meme kanserinin teşhisinde ülkemizde uygulanabilen en modern ve güncel testler, araştırmalar hangileridir?
- 9- Tedavi sürecinden sonra hastalığın tekrarlama riski var mı?
- 10- Önleyici ve koruyucu çalışmalar olarak baktığımızda beslenme ya da egzersiz olarak önerebileceğiniz unsurlar var mı?
- 11- Bu kanser türünden önceden korunmak mümkün mü? Erken teşhis ve tarama, meme kanseri sürecinde iki anahtar kelime. Bu olguların önemini anlatır mısınız?
- 12- Kadınlar kendilerini muayene ederek süreci nasıl anlarlar? Muayene ne şekilde doğru olarak yapılmalıdır?
- 13- Estetik operasyonların meme kanseri riskini artırma yönünde bir etkisi var mı?
- 14- Memede ele gelen her kitle kanser midir?
- 15- Fibrokistler kansere dönüşür mü?
- 16- Fibroadenom kanserleşir mi?
- 17- Meme kanserinde en önemli risk faktörleri nedir?
- 18- Kendi kendine meme muayenesi için en uygun zaman hangisi?
- 19- İlk mamografi ve meme ultrasonu ne zaman yapılmalı?
- 20- Mamografinin kanser oluşumuna etkisi var mı?
- 21- Günümüzde meme kanserindeki cerrahi yaklaşım nedir?
- 22- Genç hastalarda meme korunur yaşlı hastalarda meme alınır mı?
- 23- Meme koruyucu cerrahi için kriterler nelerdir?
- 24- Meme hangi durumlarda mutlaka alınır?
- 25- Meme Rekonstrüksiyonu Kanser Tedavisini Olumlu Sonuçlar veriyor mu?
- Kimlere yapılabilir?
- Erken/anında onarım mı, geç onarım mı?
- Onarım seçenekleri nelerdir?
- Sonuç nasıl olacak?
- Riskler nelerdir?
1- Meme kanseri nedir?
Meme kanseri, genel olarak meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilen ve en sık kanallarda oluşan kanser türüdür. Memedeki sütü yapan kesecikler ve bunları taşıyan kanallarda gelişir. Tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında birinci sırada yer alır ve daha çok menopoz sonrasında meydana gelir. Ancak son yıllarda ciddi olarak 40 yaş altı kadınlarda da artmaya başlamıştır. Araştırmalarla bugün her 8 kadından birinin, yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise görülme sıklığının çok düşük olduğunu görüyoruz. Kadınlarda bu çok sık görülmesine rağmen egzersiz, diyet ve ilaç kullanımı ile meme kanserinden korunmak mümkün olmaktadır. Ayrıca, mamografik taramanın sağladığı erken tanı ve modern tedavi yöntemleri ile yüzde yüz tedavi edilebilen bir hastalıktır.
2- Meme kanserinin oluşmasını tetikleyen faktörler nelerdir?
Meme kanserlerinin yaklaşık %75’i sporadik dediğimiz, herhangi bir risk faktörü taşımayan, ailesinde ve genlerinde olmayan kadınlarda ortaya çıkar. %15’i ailesinde özellikle birinci derece akrabasında (anne, kız kardeş, kız vs.) meme kanseri olanlarda, kabaca %10’u da kanser genlerini (BRCA 1,2) taşıyanlarda görülmektedir. Meme kanserinde vücudun, yumurtaların ürettiği östrojenle karşılaşma süresi arttıkça risk artar. Erken adet görmeye başlamak, geç menopoza girmek, östrojen ağırlıklı doğum kontrol haplarını uzun süre kullanmak ve menopoz sonrası hormon tedavisi görmek, meme kanseri riskini artıran temel faktörlerdir. Bunun yanında doğum yapmayan ya da 35 yaş sonrası doğum yapan kadınlar, şişmanlık yani vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması meme kanseri riskini artırır. Ailede özellikle anne ve kız kardeşler gibi birinci derece akrabalarda meme kanseri olması, BRCA genleri gibi meme kanserine yatkınlık oluşturan genlere sahip olmak meme kanseri açısından yüksek risk teşkil eden durumlardır.
3- Meme kanserine nasıl teşhis konulur?
Bu kanser türünü tespit etmedeki en önemli bulgu, memede ya da koltuk altında, dışarıdan elle de hissedebileceğiniz ağrısız kitlelerdir. Yine meme başı ya da meme cildinde çekinti ya da çökmeler görülebilir. Çok nadir olarak meme başında renk değişiklikleri ya da kanlı akıntılar da olabilir. İlerlemiş vakalarda memede yaralar bile ortaya çıkabilmektedir. Yapılan tüm teşhis çalışmalarının amacı, memede henüz bir kitle fark etmeden düzenli mamografik taramalar ile kanserin fark edilmesidir. Bu sayede hem sağlıklı yaşam hem de memenin korunması mümkün olabilir.
4- Görülme sıklığı nedir, en çok kimlerde görülür?
Araştırmalar ortaya koymuştur ki, meme kanseri tüm dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür. Her ne kadar koruyucu önlemler sayesinde giderek azalmakta ise de gelişmiş ülkelerde daha sık rastlanmaktadır. Bunun aksine, gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde görülme sıklığı hızla artmaktadır. Maalesef kanserden ölümler içerisinde meme kanser, akciğer kanserinden sonra ikinci sırada gelmektedir.
5- Meme kanseri genlerinin önceden tespit edilmesi mümkün mü?
Meme kanserine neden olan birçok gen vardır. Bu genler taşıyıcı olan ebeveynlerden kız çocuklarına geçmektedir. Bu genler içerisinde en önemli olanları BRCA 1 ve BRCA 2 genleridir. Yakın akrabalarında meme kanseri olan kadınlarda bu genler araştırılabilmektedir. Bunun için bu testlerin yapıldığı kliniklerde Genetik Danışma Bölümü kurulmuştur. Bu klinikte öncelikle kadının bu testi yaptırmaya uygun olup olmadığı araştırılıp, yapılmasına karar verilmektedir. Test yapılmasına karar verilen kadınlara test yaptırmanın getireceği sonuçlar anlatılarak, psikolojik danışmanlık da verilmektedir. Ailesinde meme ve yumurtalık kanseri olan Oyuncu Angeline Jolie’nin meme kanseri genetik testlerinin (BRCA 1,2) pozitif çıkması ve henüz kanser gelişmeyen memelerini aldırması, Amerika’da BRCA1, 2 gen testlerini yaptıran kadın sayısını iki katına çıkarmıştır.
6- Kadınlar kaç yaş itibariyle risk grubuna girerler?
Meme kanseri kadınlarda, erkeklere oranla çok daha yüksek oranda görülmektedir. Kalıtımsal yatkınlığı olmayan ve risk faktörleri tanımlanmamış kadınlar, 50 yaşından itibaren risk grubunda sayılmaktadır. Ailesel ya da genetik yatkınlığı olan hastalarda ise meme kanseri daha erken yaşlarda görülebilmektedir.
7- Meme kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de birçok tedavi seçeneğin mevcuttur. Ancak bu hastalığın en önemli özelliklerinden biri tedavisinin, birden fazla uzmanlık dalının beraber çalışmasını gerektirmesidir. Bu da son derece özellikli ve deneyimli bir yaklaşıma ihtiyaç duyar. Önemli olan meme kanserinin mamografi çalışmalarında, küçük olarak ve erken evrede yakalanabilmesidir. Bu şekilde ameliyatla kanserin tamamen temizlenmesi, koltuk altındaki lenf bezlerinin tamamının alınmaması ve memenin korunması mümkün olabilir. Yine bu aşamada yakalanan ve ameliyat ile giderilen meme kanseri vakaları, kemoterapiye ihtiyaç duymayabilir. İlerleyen aşamalardaki hastalarda, ameliyat sonrasında kemoterapi, hatta radyoterapide gerekebilir. Bazı durumlarda ameliyattan önce kemoterapi verilerek tümör küçültülüp, daha sonra ameliyat ve radyoterapi uygulanabilir. Erken evre meme kanserinde tedavi başarısı %100’e yakındır.
8- Meme kanserinin teşhisinde ülkemizde uygulanabilen en modern ve güncel testler, araştırmalar hangileridir?
Bugün ülkemizde bilinen tüm modern tanı ve tedavi yöntemleri ve testleri bulunmakta ve uygulanmaktadır. Hastanın yaşına ve memedeki kitlenin ve memenin özelliklerine göre, dijital mamografi, renkli doppler ultrasonografi, tomosentez ve meme MR görüntülemesi teşhis için rahatlıkla uygulanmaktadır. Ele gelmeyen tümörler için mamografi, ultrasonografi ve MR ile işaretleme ve biyopsi yapılma şansı vardır. Ayrıca, BRCA1, 2 genetik testi yüksek risk grubundaki kadınlara uygulanmaktadır. Bu sayede genlerinde meme kanseri taşıyıcılığı bulunan kadınlar saptanarak, gerekli bilgilendirme ve girişimler uygulanmaktadır.
9- Tedavi sürecinden sonra hastalığın tekrarlama riski var mı?
Erken yakalanan ve çok iyi tedavi edilen meme kanserinin tekrarlama olasılığı son derece düşüktür. Bu tekrar ya meme ve bölgesel lenf bezlerinde olur (lokal tekrarlama) ya da sistemik yayılım şeklinde uzak organlara (kemik, akciğer, karaciğer, beyin vs.) olur. Erken yakalanan bazı hastalarda OncotypeDX testi, kanserin 10 yıl içerisindeki lokal veya sistemik nüks ihtimalini daha bilimsel bir şekilde bize iletmektedir.
10- Önleyici ve koruyucu çalışmalar olarak baktığımızda beslenme ya da egzersiz olarak önerebileceğiniz unsurlar var mı?
Her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de düzenli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Vücut kitle indeksinin normal düzeyde tutulması ve haftada en az 5 saat düzenli egzersiz yapılması, meme kanseri yakalanma riskini %30 kadar azaltır. Ayrıca yine mevsimine göre bol taze meyve-sebzeler, beyaz et (balık-tavuk) tüketilmesi, alkol ve sigara kullanılmaması önemlidir.
11- Bu kanser türünden önceden korunmak mümkün mü? Erken teşhis ve tarama, meme kanseri sürecinde iki anahtar kelime. Bu olguların önemini anlatır mısınız?
Meme kanserinin erken teşhisi, tedavinin başarısı açısından çok önemlidir. Erken teşhis ile yukarıda bahsedildiği üzere memenin korunması mümkün olmakta ve bazı durumlarda kemoterapiye bile gerek kalmamaktadır. Erken teşhiste en önemli unsur, mamografi ile tarama programlarının oluşturulması ve kadınların bu tarama programlarına düzenli olarak katılması sonucu sadece mamografide görülen ve ele gelmeyen kanserlerin yakalanmasıdır. Yapılan çalışmalar, 40 yaş üstü kadınlarda mamografi ile yapılan taramalar ile %20-35 oranında sağkalım avantajı sağlanabildiğini göstermektedir. Bu nedenle Amerikan Kanser Derneği, Amerikan Cerrahi Derneği, benim kuruculuğunu ve bir dönem başkanlığını yaptığım Türkiye Meme Hastalıkları Federasyonu, 40 yaş üstü kadınları yılda bir kez mamografi ile taramayı önermektedir.
12- Kadınlar kendilerini muayene ederek süreci nasıl anlarlar? Muayene ne şekilde doğru olarak yapılmalıdır?
Meme kanserinde 3 ayrı muayene, tanı ve tarama yöntemi vardır:
Kendi kendini muayene: 20 yaşından itibaren kadınlar ayda bir kez kendi kendini muayene etmelidir. Bu muayene adet sonrası duş alırken veya menopozdaki kadınlarda ayın bir gününde düzenli olarak yapılmalıdır. Kadın önce ayna karşısında her iki memesini inceler, daha sonra sağ eliyle sol, sol eliyle sağ memesini yukarıdan aşağı, daire çizdirerek ve dıştan meme başına doğru olmak üzere 3 şekilde muayene eder. Memelerde görülen asimetri, renk değişikliği, meme başında ve deride çekilme, koltuk altında kitle gibi bulgularla hemen aile hekimi, genel cerrahi uzmanı veya kadın-doğum uzmanına muayeneye gitmelidir.
Klinikte Muayene: Ülkemizde meme kanseri konusunda muayene ve cerrahi tedavi eğitimini genel cerrahi uzmanları almaktadır. Bu nedenle yakınması olmayan kadınların 20-40 yaş arası 3 yılda 1 kez, 40 yaşından sonra yılda bir kez genel cerrahi uzmanına muayene olmaları gerekir.
Mamografik değerlendirme: Mamografi bugün meme kanserine bağlı ölümleri azalttığı bilinen tek tarama yöntemidir. Verdiği radyasyon ihmal edilebilir, bazen aşırı tanı ve aşırı tedaviye neden olabilir. Ancak yaşam kurtarıcı olduğundan ve alternatifi olmadığından 40 yaşından itibaren yılda bir kez yapılmalıdır.
13- Estetik operasyonların meme kanseri riskini artırma yönünde bir etkisi var mı?
Estetik operasyonlar konusunda son zamanlardaki teknolojik gelişmeler, bu riski yok denecek kadar azaltmıştır. Özellikle yeni protezlerde meme kanseri oluşma riski çok azdır.
14- Memede ele gelen her kitle kanser midir?
Memede ele gelen kitlelerin % 90’nından fazlası kanser değildir. Bunlar genellikle meme içinde büyüyen kistler, iyi huylu bu tümörler olabilir veya memenin kendi dokusu kitle gibi bir hal alabilir. Daha çok regl öncesinde meme içyapısı çok yoğun olduğundan, bu dönemde yapılan meme kontrolleri kitle varlığı düşüncesi oluşturabilir.
15- Fibrokistler kansere dönüşür mü?
Fibrokistler meme içindeki fizyolojik değişimlerdir ve hastalık olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle kansere dönüşme riskleri de yoktur. Fibrokistik yapıların varlığı sırasında memede kanser gelişebilir ancak sebep bu yapılar değildir. Stres, üzüntü ve sıkıntı durumlarında fibrokistlerin sayısı artar ve bu durum gerginliğe yol açar. Kafein kullanımı, fazla tuzlu ve yağlı yiyecekler de bu gerginliği tetikler. Fibrokistlerin artışı memede ağrıya neden olur.
16- Fibroadenom kanserleşir mi?
Fibroadenom, iyi huylu bir tümördür. Çevresine kapsülü vardır ve çevreye yayılması mümkün değildir. Bunda meme kanseri oluşma riski, normal meme dokusundan kanser gelişme riski kadardır. Çapı arttıkça riski % 1-2 oranında artar. Fibroadenom, soya tüketimi ve doğum kontrol hapı kullanımı nedeniyle bir miktar büyüyebilir ancak kanser yapıcı bir etkisinin olduğu söylenemez.
17- Meme kanserinde en önemli risk faktörleri nedir?
Meme kanserinde en büyük risk faktörü kadın olmaktır. Kadın cinsiyeti, 100 kat artmış riski ifade eder. Menopozdaki kadınlarda risk daha da yüksektir. Östrojen hormonuna maruz kalınan sürede artış olması, meme kanseri gelişme riskini artırır. Göğüs bölgesine radyoterapi yapılması ve özellikle 15 yaşından önce tedavi görmüş olmak önemli bir risk faktörüdür. Yağ içeriği yüksek yiyeceklerin uzun süreli tüketimi ve her gün 1-2 kadeh alkol tüketimi meme kanserinin artışında etkilidir.
18- Kendi kendine meme muayenesi için en uygun zaman hangisi?
Kadınlar kendi kendine meme muayenesine 20 yaşından sonra başlamalıdır. 20 yaş ve altındaki genç kadınlarda meme kanseri riski düşük olduğundan kafa karıştırıcı ve paniğe yol açıcı etkisi nedeniyle, kendi kendini meme kontrolü önerilmemektedir. Meme muayenesi yapmak için en ideal zaman, adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonraki dönemdir.
19- İlk mamografi ve meme ultrasonu ne zaman yapılmalı?
Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanlar 26 ve ailesel olarak meme kanserine yakalanma oranı yüksek gruplar 32-34 yaşlarında bir kez, sonraki yıllarda 40 yaşına kadar 1-2 yılda bir mamografi yaptırabilir. 40 yaşından sonra ise her yıl düzenli olarak mamografi yaptırılmalıdır.
20- Mamografinin kanser oluşumuna etkisi var mı?
Geçmişte, hastaların yüksek doz radyasyona maruz kaldığı düşünülen mamografilerde bile 30 yıllık hasta takiplerinde, alınan radyasyonun vücut için önemli seviyede bir tehlikesi bulunmadığı ispat edilmiştir. Günümüzde kullanılan dijital mamografi teknolojisi, geçmişe göre 10 kat daha az radyasyon içermektedir. Kişinin düzenli mamografi çektirirken dikkat etmesi gereken en önemli ayrıntı, cihazın kaliteli ve sağlıklı bir görüntü vermesidir. Çünkü yetersiz ve kalitesiz görüntü, memedeki çok önemli bir tümörün atlanmasına neden olabilir. Meme kanserinin erken tanısında çok önemli bir payı olan mamografik bulgular iyi kalitede filmlerle daha net bir şekilde seçilmektedir. Hatta meme dokusundaki değişimler kanserleşmeden önce dijital mamografiler sayesinde yakalanabilir.
21- Günümüzde meme kanserindeki cerrahi yaklaşım nedir?
Meme kanseri ameliyatlarında günümüzde, hasta tıbbi açıdan uygunsa ve risk faktörü yoksa meme koruyucu cerrahi uygulanmaktadır. Hastanın memesinin alınması durumunda ise ikinci yıldan sonra bazı risk faktörleri ortadan kalktığında yeni meme yapılabilmektedir. Çünkü meme kanseri nedeniyle memenin kaybedilmemesi ya da daha sonra yeniden bir memeye sahip olunması hastayı psikolojik açıdan rahatlatarak, sosyal yaşama adaptasyonunu daha kolay sağlamasına yardımcı olmakta ve tedavi başarısını artırmaktadır.
Son yıllarda, memesi alınmak zorunda olan hastalara deri koruyucu mastektomi ve hemen ardından da rekonstrüksiyon yapılmaktadır.
22- Genç hastalarda meme korunur yaşlı hastalarda meme alınır mı?
Tıbbi olarak böyle bir görüş kesinlikle doğru değildir. Meme, her yaşta kadın için önemli bir objedir. Yaşlı hastaların memesi alınacak diye bir kural ya da böyle bir anlayış yoktur. Uygunsa tümörünün evresi, şekli, biçimi ve yaygınlığına bakılarak 70-80 yaşındaki bir kadının memesi de korunabilir.
23- Meme koruyucu cerrahi için kriterler nelerdir?
Hastanın memesinin alınmasını istememesi ve meme koruyucu cerrahiyi tercih etmesi gereklidir. Bu hastanın en temel hakkı ve tercihidir. Bu durumda doktorun öncelikli olarak meme koruyucu cerrahiyi düşünmesi gerekir. Kanserin bir bölgede olması gerekir. Memedeki tümörün de çok büyük olmaması, meme büyüklüğü ile kanserin orantısının bulunması gerekir. Kanser büyük meme küçükse memenin tümü alınmalıdır. Koltuk altı metastazları meme koruyucu cerrahi yapılmasını engellemez.
24- Meme hangi durumlarda mutlaka alınır?
Meme içinde yaygın tümörleri bulunan, memenin birçok noktasında aynı anda başlamış kanseri olan hastalarda meme koruyucu cerrahiler yapmak mümkün değildir. Bu durumda memenin mutlaka alınması gerekir. Hastanın mamografisinde yaygın ve kötü kireçlenmeleri varsa meme kanserinin birçok odakta başlamasına neden olacağı düşünülüyorsa, bu hastaların memesinin alınması planlanmalıdır. Daha önce göğüs duvarına radyoterapi yapılan hastalarda, meme koruyucu ameliyat sonrası yeniden radyoterapi yapılması gerektiği için, bu hastalara mastektomi uygulanmalıdır.
25- Meme Rekonstrüksiyonu Kanser Tedavisini Olumlu Sonuçlar veriyor mu?
Meme kanseri tedavisinde kaybedilen memenin yeniden yapılması olarak da bilinen meme rekonstrüksiyonu kişinin özgüven ve yaşam kalitesini artırarak tedavi süreçlerini de olumlu etkiliyor…
Bu konuda gerek hastalığın tanı ve tedavisinde yaşanan gelişmeler, gerekse meme onarım tekniklerindeki ilerlemelere paralel olarak toplumsal farkındalık giderek artmaktadır. Vücut bütünlüğünün korunabilmesi kişinin özgüven ve yaşam kalitesini artırarak tedavi süreçlerine de olumlu etki yapmaktadır.
Kimlere yapılabilir?
Hastalığı ve tedavisi konusunda bilinçli ve istekli olarak meme onarımı/yapımını talep edenler, yara iyileşmesini geciktirecek ya da ameliyata engel sistemik bir hastalığı olmayanlara bu operasyon yapılabilir.
Erken/anında onarım mı, geç onarım mı?
Hastalığın evresi ve tedavi süreçlerine bağlı olarak karar verilir. Radyoterapi görecek hastada geç onarım planlanabilir.
Onarım seçenekleri nelerdir?
Yeni meme kişinin kendi dokuları (sırt ya da karın) ile ya da protez kullanılarak yapılabilir. Her iki yöntemin de kendine göre avantaj/dezavantajları vardır ve birden fazla cerrahi seans gerektirir.
Sonuç nasıl olacak?
Amaç özgün memeye en yakın sonucu elde etmek olsa da yeni meme üzerinde en azından bir süre için belirgin ameliyat izleri ve kısmen şekil farklılıkları olabilir. Sağlam olan memede şekil bozukluğu varsa o da düzeltilerek simetri elde edilebilir.
Riskler nelerdir?
Her ameliyat için söz konusu olabilecek kanama, enfeksiyon gibi düşük oranda risklerin yanı sıra kullanılan tekniğe özel iyileşme sorunları, kapsül oluşumu (protez çevresini saran nedbe dokusunun zamanla artıp sertleşmesi ve protezi sıkıştırarak şekil bozukluğu yaratması) gibi riskler de söz konusudur.